Domates ve mısırdan sonra şimdi de somon… ABD’de genetiği değiştirilerek normalden iki kat hızlı büyümesi sağlanan somon balığının tüketime sunulması girişimi tartışma yarattı.

Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nin (FDA) söz konusu somon balığının tüketime sunulması için yapılan izin başvurusuna ilk yanıtı, ''yeni balığın güvenli göründüğü, ancak bu ürünün tüketici sofrasına gelmesinden önce kesin karar vermek için birçok test yapılması gerektiği'' oldu.

Yeni somonu üreten AquaBounty firması yetkilileri, genetiği değiştirilmiş somonun tat, doku, renk ve kokusunun normal somon ile aynı olduğunu belirterek, ürünün tüketiminin güvenli olduğunu ve çevreye olumsuz etkisinin bulunmadığını savunurken, FDA yetkilileri genel olarak bu düşünceye katıldıklarını, ancak tüketime sunulmasının onaylanması için henüz erken olduğunu vurguladı.

Batı Nil Virüsü enfekte kişilerin çoğunda belirti vermiyor. Nadiren görülen belirtiler ise deride kızarıklık, ateş, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal, sırt ve kaslarda yaygın ağrı oluyor.

Batı Nil Virüsü’nün insanları, kuşları, atları ve sivrisinekleri enfekte eden bir virüs olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Salih Türkoğlu, virüs enfeksiyonunun en çok Afrika, Batı Asya ve Orta Doğu’da görüldüğünü ve son yıllarda ABD’de ve komşularımızdan, Bulgaristan, Irak, Gürcistan gibi ülkelerde de ortaya çıktığını söyledi.

Batı Nil Virüsünün bulaşma yolları hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Salih Türkoğlu, “Batı Nil virüsü en sık sivrisineklerle bulaşır. Sivrisinekler, virüsü taşıyan kuşu ısırınca enfekte olurlar. İnsanlar da bu enfekte sivrisinekler onları ısırınca virüsü alırlar. Bulaşma, sıcak bahar-yaz ve erken sonbahar aylarında gerçekleşir. Genellikle bu virüsü başka bir insandan ya da ev hayvanlarından almayız. Kan nakli ya da enfekte annenin bebeğini emzirmesi ile virüsün bulaşması yaygın değildir. Ancak teorik bir bulaşma yolu olarak tıp literatüründe geçer” dedi.

Ramazan Bayramı'nda pasta ile sık tüketilen şeker ve çikolatanın diş çürüklerini artırabileceğini belirten uzmanların basit bir önerisi var.

Adana Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dt. Abdurrahman Erkoç, Ramazan Bayramı'nda pasta ile sık tüketilen şeker ve çikolatanın diş çürüklerini artırabileceğini belirterek, "Şeker yedikten sonra alınan bir parça peynir diş çürüğü oluşumunu azaltır" dedi.

Çürüğün oluşmasını engellemek için mutlaka dişlerin fırçalanması gerektiğini belirten Erkoç, "Fırçalama imkanı yoksa bir bardak su ile ağzınızı çalkalayın" önerisinde bulundu.

Erkoç, bayramda yenen her tatlı ve şekerden sonra mutlaka ağız temizliği yapılması gerektiğini söyledi:

Türkiye'de her 3 kişiden 1'i hipertansiyon hastası. Hipertansiyon kontrol altında tutulmazsa 4 organda kalıcı hasara yol açıyor.

Hipertansiyon basit olarak yüksek kan basıncı demek. Normal olan kan basıncı, istirahat halinde 120/80 mmHg. Kan basıncı sürekli 140/90 mmHg üzerinde seyrediyorsa hipertansiyondan bahsetmek gerekiyor.

Kan basıncı uyku sırasında düşer, sinirli ve heyecanlıyken ya da efor sırasında yükselir. Özellikle kalp hastalıkları açısından önemli risk arzeden hipertansiyon, eğer tedavi edilmezse ciddi oranda hastalık ve ölümlerde artışa neden olur. Konuyla ilgili sorularımızı Levent Cerrahi ve Tanı Merkezi İç Hastalıkları Uzman Dr. Hasan Kuseyrioğlu yanıtladı:

- Hipertansiyona neden olan faktörler nelerdir?

Uzmanlar, yaklaşan Ramazan Bayramı nedeniyle diyabet hastaları ve gizli diyabet riski taşıyanları şekerli besinler konusunda uyarıyor.

Ramazan Bayramı, belki de en çok diyabet hastalarını zorluyor. Şeker, çikolata ve çeşitli tatlıların bol yendiği bu bayramda diyabet hastalarının daha fazla özen göstermesi ve daha dikkatli davranması gerekiyor.

Bayramda yenen tatlı yiyeceklerin diyabet hastaları için ciddi tehlike yarattığını belirten Dr. Barış Mutluer, diyabetin, karbonhidratlar başta olmak üzere protein ve yağ ile ilişkili bir metabolizma hastalığı olduğunu hatırlatıyor.

"Kan şekerinin sürekli yüksek olması diyabet hastalığını belirleyen en önemli özelliktir. Bu hastalıktaki ana metabolik bozukluk, kan yoluyla taşınan glikozun hücrelerin içine girememesinden kaynaklanır" diyen Dr. Mutluer, şöyle konuşuyor:

Ramazan ayındaki beslenme alışkanlıklarının bayramda aniden değişmesiyle birlikte fazla yemek yemek ve aşırı tatlı tüketmek sağlık sorunlarına neden olabilir.

Uzmanlar, Ramazan ayındaki beslenme alışkanlıklarının bayramla birlikte aniden değiştirilmemesi konusunda uyardı.

Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Zuhal Yargıtay, Ramazan ayındaki beslenme alışkanlıklarının bayramla birlikte aniden değiştirilmemesi gerektiğine dikkati çekerek, ramazan sonrası aşırı yemek yemenin veya fazla tatlı tüketiminin sağlık açısından bazı problemleri de beraberinde getireceği uyarısında bulundu.

Konya’da özel bir hastanede Kardiyoloji Bölümü'nde görev yapan Uzm. Dr. Murat Sakallı, Ramazan Bayramı'nda yapılan ziyaretler sırasındaki tatlı, yağlı yiyecek, çay ve kahve gibi ikramlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Uzm. Dr. Sakallı, “Aşırı ikramlar kan basıncını yükseltip, tansiyonu tetikleyerek kalp krizine neden olabilir” dedi.

Özel Farabi Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Murat Sakallı, bayram ziyaretlerindeki ikramları tüketirken dikkatli olunması gerektiğini belirtti. Uzm. Dr. Sakallı, “Gelenek ve göreneklerimize göre, bayramlaşma için ziyarete gidilen yerlerde mutlaka başta tatlı olmak üzere çay, kahve ve yağlı yiyecekler ikram edilir. Özellikle kalp, tansiyon, şeker ve obezite hastası ile yaşlılarımız tatlı ve yağlı yemeklerden kaçınmalıdır. Bayramda Türk halkı çok misafirperverdir. Şeker, çay ve tatlı ikram eder. Almadığı zaman da çok bozulur. Ama başta yukarıda belirttiğim hastalar ve yaşlılar olmak üzere vatandaşlarımızın hepsi ikramlarda ölçülü davranmalıdır. Her hangi bir hastalığı olmasa bile aşırı tatlı ve yağlı yiyecek tüketmek, kan basıncının yüksek olmasını ve tansiyonu tetikleyerek kalp krizine neden olabilir. İçilen çay ve kahve de çarpıntı yapar” diye konuştu.

Sakinleşmek, stresten uzak durmak, egzersiz yapmak, yeşil yapraklı ve parlak renkli sebze ve meyve yemek, şarkı ezberlemek hafızayı güçlendiriyor.

İnternet sitesi Yahoo, Sarah Jio'nun değişik uzmanlardan derlediği ''Daha iyi hafızaya sahip olmanın 10 kuralı'' başlıklı araştırmasının sonuçlarını yayınladı.

Beyin kaslarını harekete geçirerek, daha güçlü hafızaya sahip olabilmenin mümkün olduğunu ortaya koyan araştırmanın sonuçları şöyle:

* Bir şeyi öğrenmek için el hareketleri kullanmak beynin anımsama yapmasında kolaylık sağlıyor.

Yüksek oranda lif ve mineral içermesine karşın şeker oranı düşük olan siyah pirincin kalp hastalıklarına ve kansere karşı etkili olabileceği bildirildi.

İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre, ABD’nin güneyinde yetiştirilen siyah pirinçten alınan lif örneklerini analiz eden bir grup bilim adamı, ürüne rengini veren ve hücre yenileme, yani antioksidan özelliği kazandıran antosiyaninler açısından çok zengin olduğunu gözlemledi.

Louisiana Devlet Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmanın ekibindeki Doktor Zhimin Xu, sadece bir kaşık siyah pirinç kepeğinde dahi bir kaşık yabanmersinindekinden daha az şeker ama daha çok antosiyanin bulunduğunu söyledi. Doktor Zhimin Xu, bir zamanlar anavatanı olan Çin’de hükümdarların sofrasını süsleyen ve daha yeni yeni dünyadaki kullanımı yaygınlaşmaya başlayan siyah pirincin içerdiği lifler ve E vitamini açısından da zengin olduğunu belirtti.

Toplumda sıkça görülen migren, özellikle oruç tutanlarda dayanılmaz ağrılara neden oluyor.

Samsun Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Metin Güzelcik, migreni olanlara uyarılarda bulunarak oruç tutan migrenlilerin sahurda mutlaka yemek yemeleri gerektiğini söyledi.

ÇAY VE SİGARA MİGREN DÜŞMANI!

Dr. Güzelcik, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, migrenin genetik bir hastalık olduğunu, ancak bu hastalığı birçok faktörün tetiklediğini ifade ederek, migreni olanların özellikle sigara ve çaydan uzak durmalarını tavsiye etti.

Ayak parmak aralarında mantar olan diyabetlilere, yara açılmasına neden olabileceği için parmak arası terlik giymemeleri önerildi.

Memorial Antalya Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Dr. Mehmet Demircioğlu, ayak parmak aralarında mantar olan diyabetlilere, yara açılmasına neden olabileceği için parmak arası terlik giymemeleri önerisinde bulundu.

Demircioğlu yaptığı yazılı açıklamada, sıcak havalarda kronik hastalıkları olan risk gruplarının dikkat etmesi gerekenler hakkında bilgi verdi, diyabet hastalarına önerilerde bulundu. Normalde cilt kan akım hızının dakikada 200-250 ml iken aşırı sıcak ortamda 7-8 kat artabildiğine işaret eden Demircioğlu, kan akımı artışının dolaşım sisteminin ve kalbin iş yükünü artırdığını kaydetti.

Ramazan ayında en çok yapılan hataların başında sahura kalkmamak geliyor. Aç kalınan süre çok uzun olduğu için sadece akşam yemeğiyle oruç tutanlar gün içinde çok zorlanıyor. Bu nedenle ani tansiyon, şeker düşmesi ve kalp krizi gibi risklerle karşı karşıya kalınabiliyor.

International Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilem İrkin, ramazan ayında öğün sayısının azalmasıyla birlikte metabolizmanın da yavaşladığını ve kilo alındığını ifade etti.

Ramazan ayında oruç tutanların belki bir yılda yemediklerini iştahlarının açılmasıyla birlikte bir ayda tükettiklerini belirten İrkin, oruç tutmak isteyenlere mutlaka sahur yapmalarını önerdiklerini kaydetti.
İrkin, ''Ramazan ayında en çok yapılan hataların başında sahura kalkmamak geliyor. Aç kalınan süre çok uzun olduğu için sadece akşam yemeğiyle oruç tutanlar gün içinde çok zorlanıyor ve bu nedenle ani tansiyon, şeker düşmesi ve kalp krizi gibi risklerle karşı karşıya kalınıyor'' dedi.

Ramazan ayındaki vakaların çoğunun secdede kalp sıkışmasıyla geldiğini söyleyen Prof. Dr. Dayıoğlu, hastalara namazlarını yarı dolu mideyle kılmalarını ve iftarlarını uzun bir yemek periyotuyla yapmalarını önerdi.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Enver Dayıoğlu, düzenli tansiyona sahip olan hastalar ile diyetlerine dikkat eden stentli hastalar ve kan değerlerinin kontrolü sağlanabilecek by-pass koroner hastalarının oruç tutabileceğini, hem kalp hastası, hem de tip 1 diyabeti olan ve gündüz insülin alması gereken hastalar ile 4. dereceden kalp yetersizliği olan ve kalp nakli bekleyen hastaların ise kesinlikle oruç tutmamaları gerektiğini söyledi.

Dayıoğlu, hastaların, ramazan ayında iftar ve sahurda bol sulu yemekler yemelerini ve su kaybını azaltıcı ortamlarda bulunmalarını önererek, vücudun ihtiyacı olan tuzun gün boyu terleyerek atıldığını, bu nedenle normal değerleri geçmeyecek şekilde tuz tüketimine izin verdiklerini ifade etti.

Kırık diş parçasının canlı olduğunu belirten uzmanlar, gerektiği şekilde diş hekimine ulaştırıldığında dişin kurtarılabileceğini söylüyor.

İzmir'de Dişhekimi Doç.Dr. Gülay Vural, yaz mevsimiyle birlikte havuzda ayağı kayıp düşen, bisikletten düşen çocuklarda özellikle ön diş kırıklarında artış olduğuna dikkat çekti. Tedavide ‘kırık diş parçası’nın önemli olduğunu belirten Doç.Dr. Vural, “Kırık diş parçası canlıdır, su ve ya süt içinde, ya da hastanın ağzının içinde korunarak dişhekimine ulaşıldığında kırılan dişi kendi parçasına hiç farkedilmeyecek şekilde yapıştırılır, diş kurtarılabilir” dedi.

Diş kırıklarının basketbol, hentbol, futbol gibi sporcuların birbirine temas ettiği sporlar ile trafik kazaları, düşme gibi olaylar sonucu görüldüğünü belirten Özel CTG İzmir Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Genel Müdürü Doç.Dr. Vural, “Kırıklar genellikle ön dişlerde meydana geliyor. Sadece çocuklar değil yetişkinlerde de görüyoruz.

İstanbulluları alarma geçiren göz iltihabı 'konjonktivit' salgınına karşı uzmanlar uyarıyor. Önlem alınmaması durumunda gözde hasar oluşabilir. Kişisel tedbirlerin yanında halka açık her alanın dezenfekte edilmesi şart. Hastanelerde de hijyene çok dikkat edilmeli. Çünkü salgın en çok hastane ve muayenelerden artıyor.

Sık görülen belirtileri arasında ışığa karşı hassasiyet, sulanma, çapaklanma, kızarıklık, kaşıntı, batma ve şişlik olan konjonkitivit havuzda yüzerken, öpüşürken ve hastalığa sahip kişi ile yakın temasla hızla bulaşıyor.

Dünyagöz Hastanesi doktorlarından Uzman Dr. Muhsin Salkaya, başta İstanbul olmak üzere birçok ilde artan vaka sayısı ile sıcak yaz günlerinde önem kazanan ‘konjontivit’ hastalığına karşı önlem alınmaması durumunda, hastalığın ilerleyen aşamalarında görmede geçici azalmaya neden olabileceği uyarısında bulundu.

Eskiden büyüklerimiz, "1 çeşit zeytin var sofrada, diğer yeşil zeytinin işi ne?" derler ve fazla gördükleri yiyecekleri sofradan kaldırtırlardı.

Böylece Ramazan sofralarımız olabildiğince sade bir hale gelirdi.

Küçükken bunun sebebini anlayamazdık, ancak Ramazan ayının, oruç tutmanın anlamını kavradıkça biz de çocuklarımıza aynı öğütleri verir olduk.

Bu sıcak yaz günlerinde herkese hayırlı Ramazanlar dilerim. 2-3 senedir Ramazan ayının sıcak havalara rastlaması sonucu insanın sabrı ve dirayet gücü biraz daha önem kazandı. Artan şehir nüfusunun büyük bir bölümünün binalar içinde veya masa başı işlerde çalıştığını ve güneşin kavurucu sıcaklarından korunmasının mümkün olduğunu düşünsek de ne yazık ki güneşin altında çalışmak zorunda olanlar için nefis terbiyesi biraz daha zor olsa gerek. Ancak büyük bir sabır ve inançla oruçlarını tutarlar, tutmaya çalışırlar.

Hollandalı bilim adamları, kalıtsal anemiye çözüm olabilecek ya da en azından sorunun giderilmesine yardımcı olacak bir protein keşfetti.

İtalyan La Stampa gazetesinde çıkan habere göre, Erasmus Tıp Merkezinden bir grup bilim adamı, oksijen taşıyıcı hemoglobinin üretimini düzenleyen KLF1 adlı bir kan proteininin, çok sayıda Maltalıda daha az aktif olmasına karşın, bu bozukluk sayesinde bu kişilerin kanının oksijeni absorbe etme ve taşıma kapasitelerinin daha fazla olduğunu gözlemledi.

Anemi hastalarında, KLF1 proteininin bu kişilerle aynı seviyede olması halinde, kanlarındaki oksijen taşıma kapasitesinin yükseleceğini vurgulayan bilim adamları, bunun hastalığın belirtilerini azaltacağını söyledi.

Aspartam üreticileri tarafından yaptırılan araştırmalarda maddenin zararsız olduğu söylense de bağımsız kaynakların yaptığı araştırmalar tam tersini iddia ediyor.

Bir çok meşrubatta kullanılan Aspartam maddesinin, 2003 yılından beri tatlandırıcı pazarının yüzde 55’ine sahip olduğunu gösteren istatistiklerin ardından tartışmalar alevlendi.

Bu maddenin satışının giderek artmasından endişe duyan bilim adamları, kullanıcıların, aspartamın zararları hakkında yeterince bilgilendirilmediğini açıkladı.

Doktor Joseph Mercola, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) aspartamın güvenli olduğu yönünde verdiği raporun şüpheli olduğunu söyledi.

Kanser, çevresel ve kalıtsal faktörlerden kaynaklanıyor. Genetik kodumuzu değiştirmemiz imkansız olduğuna göre, sadece çevresel faktörlere müdahale ederek kanserden korunmak ne kadar mümkün?

Kanser oluşumunda iki temel faktör rol oynar. Kalıtsal faktörleri kontrol etmek mümkün değil. Çünkü her insan belirli bir genetik kod ile doğar ve bu değişmez. Peki ya çevresel faktörler?

Sigara, alkol, hava kirliliği, sağlıksız beslenme, obezite, hareketsiz yaşam ve aşırı miktarda güneş ışınlarına maruz kalmak kansere neden olan çevresel faktörler. Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Çağatay Demir, çevresel faktörlerin büyük ölçüde kontrolümüz altında olduğunu söylüyor.

Demir, "Bu faktörlerden sadece üçünü, beslenme, obezite ve fiziksel aktiviteyi kontrol altında tuttuğumuz takdirde kanserden 1/3 oranında korunabiliriz, yani sadece üç faktöre müdahale ederek kanser riskini üçte bir oranında düşürmek tamamen elimizde" diyor.

Prof. Dr. Sönmez, ''Havaların ısınması ile kalp hastalarının kullandıkları ilaçlara bir kardiyolog tarafından 'yaz ayarı' yapılmalı. Bu, kalp hastalarının sağlıklı bir yaz geçirebilmesi için gerekli'' dedi.

Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, koroner kalp, by-pass ameliyatı olmuş ve kalp kapağı hastalarının sıcaklardan ciddi şekilde etkilendiğini ifade etti.

Yaz aylarındaki aşırı terlemenin vücuttaki tuz ve su atımını artırdığını, bu durumun halsizlik, bitkinlik ve ritm bozukluğuna yol açabileceğini kaydeden Sönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:


Son yorumlar