Öğrenme Bozuklukların Tanı Koyma Süreci

Öğrenme Bozuklukların Tanı Koyma Süreci

ÖZGÜL ÖĞRENME BOZUKLUĞU


Özgül öğrenme güçlüğü öğrenmeyle ilgili bir sorun olarak algılanmakla ve tanıtılmakla birlikte; gördüğümüz, duyduğumuz ya da dokunduğumuz, tanımaya çalıştığımız şeylerin algılanmasıyla ilgili ya da işlenmesiyle ilgili bir sorun olarak yaşanmaktadır. Ortaya çıkış nedenleri; beyindeki bazı farklılıklar nedeniyle öğrenme süreçlerinde bir ya da birkaçında sapmalar olması durumunda ortaya çıkar. Her özgül öğrenme güçlüğü gösteren çocuk birbirinden farklıdır.Özgül öğrenme güçlüğü zeka sorunu değildir. Tanı konulması için duyusal organlarda organik bir bozukluğun olmaması gerekiyor. Ondokuzuncu yüzyılda disleksi daha çok bilinen bir kavram. Sözlük karşılığı okuma güçlüğü. Özgül öğrenme güçlüğü okumayazmaaritmetik güçlüğü olarak da geçebilir. Sıklığı %1-%30 arasında değişir, erkeklerde daha sık görülür. Nedenleri kesin olarak bilinmiyor. Olası nedenler genetik, kalıtsal etmenler , beyindeki yapısal işlevsel farklardan bahsediliyor. Özgül öğrenme güçlüğü olan çocukların anne-babalarında da özgül öğrenme güçlüğü görülüyor. Beynin her iki yanındaki işitsel alan normal kişilerde solda daha büyüktür, disleksiklerde her ikisi de eşit ya da sağdaki daha büyüktür.

Özgül öğrenme güçlüğü olanlarda ses-harf ilişkisinin bozuk olduğu söyleniyor. Örneğin; “c” sesini görüyor ama nasıl olduğunu hatırlayamıyor. Beyindeki dil ve görsel algı alanlarında daha az aktivasyonun olduğu söyleniyor. Öğrenme; öğrenilen materyali akılda tutmak, birbiriyle ilişkilendirmek ve yeri geldiğinde kullanmaktır. Öğrenme sorunları 0-6 yaş grubunda da gözlenebilir ama okula başlayınca anlamlandırılabilir. Öğretmenler bu çocukların yeterli zekada olduklarını, ilgi alanlarının da olduğunu ama öğreniyor göründükleri şeyleri öğrenemediklerini ifade ederler. Özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklar doğru heceleme yapamıyorlar. Fişleri kopyalarken bile b-d-p harflerini ters yazarlar. Aileler”evde çalıştırıyoruz, tekrar ettiriyoruz, öğreniyor ama okulda aynı şeyi yapamıyor” diyorlar. 1917’de Hinsselwood doğuştan kelime körlüğü olarak tanımlanmıştır. Konjenital bir sorun olduğunu söylemiş ve genetik geçişli olduğunu tanımlamıştır. Daha sonra 1941’de Strauss ve Warner minimal beyin disfonksiyonu terimini kullanmış ve yeterli entelektüel düzeye sahip oldukları halde,okuma güçlüğü nedeniyle okulda başarılı olamayan vakalara işaret etmiştir. Bugünkü tanıma en yakın şekliyle ilk kez 1942’de Kirk tarafından Learning Disabilty terimi kullanılmıştır. Bu tanımda öğrenme bozukluğu serebral, duygusal ya da davranışsal bozukluktan kaynaklanan dili kazanma, konuşma, okuma-yazma, aritmetik becerilerin bir ya da birden çoğunun gelişiminde gecikme, bozukluk ya da geriliktir. Bu durum zeka geriliği, duyusal kusurlar ve kültürel faktörlerden bağımsız olarak gelişmektedir.Bateman 1965’te özgül öğrenme güçlüğü olan çocukları öğrenme sürecindeki temel bozukluklara bağlı olarak ortaya çıkan ve zihinsel potansiyelinden beklenen başarı ile o andaki okul başarısı arasında anlamlı farklılık bulunan çocuklar olarak tanımlanmış ve merkezi sinir sisteminin fonksiyon bozukluğu üzerinde durmuştur. Özgül öğrenme güçlüğü genel bir terimdir. Hammill, 1982-1989 arasında 28 temel kitabı incelemiş ve ortak noktaları çıkarmıştır.

1. Başarısızlık

2. Sinir sistemi fonksiyon bozuklukları

3. Psikolojik süreçler

4. Yaş (her yaşta görülebilir)

5. Konuşma dili sorunları

6. Akademik sorunlar

7. Kavramsal sorunlar

8. Diğer sorunlar

9. Çok boyutlu özür

Disleksi: Okuma sorunları

Disgrafi: Yazma sorunları

Diskalkuli: Matematik sorunları

Daha sonraları bu sorunları içeren bozukluk Learning Desorder olarak tanımlanmıştır. DSM III-R’da Akademik Beceri Bozukluğu ( görme, işitme, nörolojik bir hastalığa baplı olmaması gerekiyor) adıyla yer almıştır. Özgül öğrenme güçlüğü bilginin kazanılması ve işlenmesinde ortaya çıkan bir sorundur.

Bilgi İşlem Modeli (Information Processing):-Silver 1989-1996

1. Girdi (Input): Göz, kulak, deri gibi periferik organlardan alınan işlenmemiş uyaranlardır. Bu uyaranlar nöronlar kanalıyla beyne ulaşırlar ve girdilerin algılanması beyinde gerçekleşir. Farkına varmak, algılamak. Uyaranların beyindeki ilgili alanlara alınması.Özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklarda bu uyaranların algılanmasında bir sorun vardır. Görsel algı bozukluklarından, işitsel algı bozukluklarından ve dokusal algı bozukluklarından söz ediyoruz.

Görsel Algı Bozuklukları: Şekil-pozisyon algısındaki bozukluk , şekil-zemin algısındaki bozukluk ya da uzaklık-derinlik-boyut algısındaki bozukluktur.

Şekil-Pozisyon algısındaki bozukluk: Çocuk gördüğü şeyin şekil ve pozisyonunu algılamada güçlük çekebilir. Harfleri ters ya da dönmüş olarak algılayabilir.Örneğin; b-p,3-5,6-9,p-b gibi harf ve rakamları ters çevirir. Sözcükleri ters çevirebilir, koç-çok,ev-ve gibi. Bu güçlükler çocuk okula başladığında fark edilir. Okul öncesinde şekil-pozisyon algılama olgunluğu henüz yerleşmemiş olabilir. Okula başladıklarında o olgunluğa ulaşmış sayılırlar. Birinci sınıf acemilik dönemidir. İkinci sınıfın birinci döneminden itibaren bu sorunların görülmemesi gerekir.

Şekil-Zemin algısındaki bozukluk: Bu problem, bir bütünün önemli olan bir parçasına odaklaşmada zorluklara neden olur. Okuma bu beceri ile ilgilidir. Çünkü okuma söz dizilerine odaklaşmayı, soldan sağa ve satır satır izlemeyi gerektirir. Bu alanda sorunu olan çocuklar okumada satır atlama, satır tekrarlama, sözcük atlama türünden hatalar yaparlar.

Uzaklık-derinlik-boyut algılamada bozukluk: Çocuk derinliği kestiremediği için eşyalara çarpar, sandalyeden düşer. Açık alanda oynarken mekanda pozisyonlarını algılamada, sağ-sol ayırt etmede güçlük çeker. Top yakalamak, ip atlamak, yap-boz yerleştirmek, çekiç kullanmak bu problemin olan çocuklar için güç işlerdir.

İşitsel Algı Bozuklukları: Duyulan sesleri yanlış algılayabilir. Benzer sesler arasındaki farkı ayırt etmeye bağlı güçlüğü olan çocuklar sesleri birbirine karıştırabilirler. Örneğin; soba yerine sopa, kova yerine kafa, bavul yerine davul gibi.

İşitsel Figür-Zemin ayırt etme güçlüğü: Aynı anda işitilen farklı seslerden birine odaklanma güçlüğü olarak tarif edilen bu sorunda çocuk farklı seslerin figür-zemin ayırımını yapmakta güçlük çekebilir. Örneğin; TV seyrederken kendisine seslenince bakmaz, işitmiyormuş gibi görünürler. Yine TV seyrederken duydukları kapı ya da telefon sesinin bulundukları mekandan mı yoksa TV’den mi geldiğini ayıt edemezler.İşitsel algıda kopukluk (auditory lag) ardarda söylenen mesajların bir kısmını kaçırabilirler, algılayamazlar. Örneğin; odana git, arkadaşına telefon edip ödevlerini al ve kitaplarınla birlikte buraya gel denildiğinde bu mesajın bir kısmını duyar yerine getirir, diğerlerini duymaz. Uzun komutlar verildiğinde bir kısmını yapamayabilir.

Dokunsal Algı Bozuklukları: Dokunsal algı sorunu olan çocuklar gözleri kapalıyken dokunma duyusu yardımıyla nesneleri tanımlayamaz. Örneğin; eline verilen oyuncağın ne olduğunu anlayamaz, avucuna yazılan sayı ve yazıyı tanımlamakta güçlük çeker.

2. Bütünleme: Beyne giden bilgi kaydedilince anlaşılması gerekir. Bunun için 3 aşama tanımlanmaktadır. Sıraya koyma, soyutlama ve organizasyon. Bu aşamalardan geçen bilgi bütünleşir. Özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklarda bu aşamaların birinde ya da tümünde sorunlar söz konusudur. Sıraya koyma bozukluğu olan çocuktan dinlediği hikayeyi anlatması istendiğinde başını sonunu karıştırır. Cumadan sonraki gün sorulduğunda bilemez, Pazartesiden itibaren sayarak bulabilir. 3x9 sorulduğunda söyleyemez. Soyutlama sorunu özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklarda sıklıkla gözlenmez. Çünkü soyutlama temel zihinsel bir işlemdir. Bu alandaki sorunlar daha çok MR ile karakterizedir. Organizasyon sorunu: Bu safha daha önce edinilen bilgilerle yeni kazanılan bilgilerin bağlantılarının oluşturularak gruplanmasını ve organizasyonunu kapsar. Ödevlerin unutulması, zamanın iyi kullanılamaması, defterin, odanın, masanın düzensizlikleri organizasyon bozukluğuna işaret etmektedir.

3. Bellek-Depolama: Gelen bilgi beyinde kaydedilir, anlaşılır, yorumlanır ve daha sonra kullanılmak üzere bellekte depolanır. Özgül öğrenme güçlüğünde daha çok kısa süreli bellek bozukluğu görülür. Uzun süreli bellek bozukluğu daha çok MR’ın karakteristiğidir. Kısa süreli işitsel-görsel bellek bozuklukları genellikle birlikte ortaya çıkar. Örneğin çok iyi çalıştığı halde okula gidince başarısız olmak, çarpım tablosunu öğrenememek bu alandaki güçlükleri ifade eder. WISC-R’da GB’de sınıfına uygun soruları bilemeyebilir.

4. Çıktı: Öğrenilen bilgiler sözcüklerle (dille) ya da kas faaliyetleri ile (yazma-çizme, jest ve mimikler) ifade edilirler. Özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklar bu alanlarda güçlük yaşarlar. Dil alanında; kendini ifadede kendiliğinden konuşma başlatmada, soru yöneltildiğinde uygun yanıtı verebilmede güçlükleri vardır. Anne babayı ve öğretmeni şaşırtan, soru sorulduğunda bloke olan çocuğun spontan konuşmaya başladıktan sonra gayet akıcı bir şekilde düşüncesini ifade edebilmesidir. Motor beceri alanında; büyük kas gruplarının organize olarak çalışmamasına bağlı olarak yüzme, bisiklete binme, atlama, topa vurma gibi kaba motor becerilerde sorun yaşarlar. Sakarlık sık rastlanan belirtilerdir. İnce motor beceri sorunları da gözlenir. Düğme ilikleme, makas kullanma, çatal-kaşık kullanma, kalem tutma, resim yapma becerilerinde zorlanır. Yazı problemleri mevcuttur. Ya hızlı ve bozuk yazarlar ya da çok yavaş yazarlar.

Özgül öğrenme güçlüğünde ses ve konuşma bozukluklarıyla ilgili görüş ve yaklaşımlar getirmişler. Disleksiklerin 3 grupta incelenmesi gerektiği söylenir.

1. Disfonetik Disleksi: İşitsel kavrama ve ayırt etme becerileri zayıftır.Fonetik bozukluğu olan çocuklar bu grupta yer alırlar. Dil ve sözlü ifade alanında güçlük çekmektedirler. Sözcüklerin fonetik ayrımını yapamazlar. Fonolojik model disleksinin klinik görünümü ve nörologların beynin fonksiyonu ve organizasyonu ile ilgili bulgularıyla tutarlı görünmektedir. Linguistler dil sistemini, her bir dilin belirli bir yönüyle ilgili olan bileşenlerin aşamalı olarak dizilişi şeklinde ifade etmektedirler. Bu dizilişin en alt basamağı dilin içerdiği ayırt edici ses parçacıkları yani fonemlerdir. Kelimelerin tanınması, anlaşılması ve bellekte depolanması ya da gramer açısından incelenmesi için beynin fonolojik modülü tarafından fonetik birimlere ayrılması gerekmektedir.Bu süreç konuşma dilinde otomatik olarak gerçekleşmektedir. Liberman’a göre konuşma doğal, okuma bir buluş olduğundan bilinç düzeyinde öğrenilmesi gerekir. Okumada birey görsel, simgesel yazıyı dille ilgili kavramlara çevirir, harfleri seslere dönüştürür. Ayrıca bu seslerin yazıda dizilişini de anlaması gerekir. Dizilişi anlayamazsa sesleri farklı sıralayabilir, heceleri karıştırabilir. Okuma bozukluğu olan çocuklarda yazının anlaşılmasını engeller.

2. Disidetik Disleksi: Bu tipteki çocuklar zihinde canlandırma yetenekleri bozuk olduğu için harflerin, sembollerin görsel-mekansal analizini ve ayrımlaştırmayı yapamazlar. Bu nedenle harflerin sırasını karıştırır, ters çevirir, günleri, ayları sırayla söylemede zorlanır.

3. Karma Tip: Her iki gruptaki özellikleri taşırlar.

Başka bir sınıflama ise;

1. İşitsel-Konuşma (Dil) Grubu: Sözel alanda güçlük çeken çocuklarda oluşur. Sorulara yanıt vermeleri, isimlendirmeleri, tanımlamaları zorlukla yaparlar.

2. Görsel-Uzamsal Grup: Bunlar daha çok görsel ve uzaysal algıya ilişkin sorun yaşarlar.

Hemisfer fonksiyonlarına göre ayırt etmişler (Bakker).

Sol Hemisfer Fonksiyon Bozukluğu: Okuma güçlükleri bu grupta değerlendirilir. Yavaş okuma ya da hızlı okuyup harf atlama,değiştirme,ekleme türünden hatalar yaparlar.

Sağ Hemisfer Fonksiyon Bozukluğu: Sağ hemisfer fonksiyonlarına bağlı görsel algı kusurları olan çocuklardaki okuma güçlüklerini ifade eder. Okumaları yavaştır. Eksik bırakma ve tekrarlama hataları yaparlar.

Belirtiler: Gördüğü şeyi yanlış algılama, uzaklığı ve derinliği algılamada mekanı algılamada, sağ-sol ayırt etmede sorun dikkati çeker. Top oynarken, ip atlarken, yazı yazarken, saçını tararken sanki beceriksizmiş gibi görünen sorunlar yaşar. Konuşurken sesleri, yazarken harfleri karıştırır. Karışık bir çekmecede aradığı şeyi bulamaz. Gürültülü ortamlarda sesleri ayırt edemez. Sıraya koymada, organize etmede sorunları vardır. Öyküleri duyduğu gibi anlatamaz, başını, ortasını, sonunu karıştırır. Saati, çarpım tablosunu öğrenmede güçlüğü olur. Soru sorulduğunda yanıtlamada, kendiliğinden konuşmaya başlamada, yürüme, koşma, yazmada sorunlar olur. Bu sorunlarla giderek artan sıklıklarla boğuşmaya çalışırken sosyal ve duygusal sorunlar ortaya çıkar. Motivasyonunu olumsuz etkiler. Başarısızlık duygusu devamlı deneyimlendiğinde kendine güveni sarsılır. Tırnak yeme, enürezis, enkoprezis, arkadaş ilişkilerinde uyum sorunları başlayabilir. Bazen de akademik başarısızlıklarını örtmek için olduklarından farklı davranır şamatacı, dersi kaynatmaya çalışan, dikkati çeken bir çocuk olabilir. Ders çalışmakta isteksiz, sınıfın dikkatini dağıtıyor, giderek içine kapandı yakınmalarıyla başvururlar. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite eşlik edebilir, biri diğerinden daha ağır olabilir. Okul öncesi dönemde; koordinasyonu kötü (sakar yürüyüş), konuşması ağır, aşırı duygusallık, öfke, huzursuzluk, içgüdüleri kontrol etmede güçlük, kavramları öğrenmede güçlük, ilişkileri kavramada güçlük, ip uçlarını değerlendirmede yavaşlık görülebilir. Kendiliğinden konuşur ama soru sorulduğunda yanıt vermede güçlüğü olur. Bu sorunların giderek artması ve üst üste binmesi durumunda dikkat etmek gerekir. Tedavi edilmezse; çocuk kısır bir döngüye girer. Sınavlarda başarısız oldukça daha çok çalışır ama yine de başarılı olamaz. Anne ve baba endişelenerek çocuğu sıkı ve uzun çalışması için uyarıyorlar. Çocuk evde öğrendiklerini okulda hatırlayamıyor. Aile çocuğu suçlayıp cezalandırıyor. Çocuk tükeniyor. Motivasyon kaybı oluyor. Başarısızlığı kendi hatası olarak görüyor. Hırçın ya da saldırgan oluyor ya da içe kapanıyor.

Dün gece yolda giderken zıplayan bir tavşan gördüm. Elinde bir sepet yumurta, bir demet maydanoz hoplaya zıplaya evin yolunu tutmuştu.

MR çocuklar bu yazıyı yetiştiremiyorlar. Özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklar harf atlama, çevirme hataları yapıyor, kelimeleri boşluk vermeden yazıyor ama sonuçta yazıyor.

1. sınıf ortalama 45 kelimedakika okuyor

2. sınıf ortalama 73 kelimedakika okuyor

3. sınıf ortalama 91 kelimedakika okuyor

4. sınıf ortalama 97 kelimedakika okuyor

5. sınıf ortalama 120 kelimedakika okuyor

Bu değerler SED farkına bakılmaksızın alınmış. Yüksek SED’de 1. sınıf 50 kelimedk, 2. sınıf 80 kelimedk, 3. sınıf 95 kelimedk, 4. sınıf 100 kelimedk, 5. sınıf 140 kelimedk civarında okuyor.

Özgül öğrenme güçlüğü tanısı için akademik başarı testine ihtiyaç var. Ama Türkiye’de böyle bir test yok. Çocuğun okuma hızı, okuduğunu anlaması, sözlükopya yazı yazması, hataları ve hata sıklığı, imla kuralları ve matematik becerileri ölçülür. Yazım hataları; harf atlama, sözcük atlama, hece atlama, ters yazma, harf karıştırma, birleşik yazma, sözcük ekleme, yanlış yazma (sözcüklerin anlamlarını bozma), imla hataları, yavaş yazma. 1. sınıfta her türden hata var. 2. sınıfta harf atlama, hece atlama, sözcük atlama, sözcük ekleme hatalarının sayısı düşüyor. 3. sınıfta harf ve hece atlama hataları azalıyor diğerleri yerini koruyor. 4. sınıfta da harf ve hece atlama hataları azalıyor diğerleri yerini koruyor. 5. sınıfta sözcük ekleme ve sözcük atlama birden artıyor diğer hata türleri az.

Çocukları engellemek yerine neyi, ne zaman, nasıl, ne kadar kolay yapabileceğini öğretmek gerekir, özellikle okul öncesi dönemde.

Dikkat eksikliği olan çocuk okumayazma hatası yaptığında uyarıldığında hatasını düzeltir ama özgül öğrenme güçlüğü olan çocuk hatasını düzeltse bile o hatayı çok sık yapar.

Tanı Koymada Yararlanılan Test ve Araçlar:

1. WISC-R: Zeka testleri bilişsel işlevlere ait bilgiyi getirir. Değişmezlik taşır. Eğer bir çocuğa zeka testi verdiysek bulduğumuz ranj, yetişkinlik ve yaşlılığa kadar aynı düzeyde kalır, değişmez. Değişmezliğin güvenirliği yaşla birlikte artar. Erken çocukluk döneminde yapılan değerlendirmeler daha az güvenilir olur. Değerlendirmenin yapıldığı zaman içinde tanımlayıcıdır. Sözel alt testlerde sorulara dinleyerek yanıt verir. Sunulan kapsam içinde alıcı ve ifade edici farkları ifade eder. Performans alt testlerde görsel-algısal, görsel-motor becerileri ölçer. Toplam puan zihinsel düzeyin iyi bir göstergesidir. Sözel ZB ve performans ZB arasındaki fark belli bir alandaki gelişimin sapmış olduğunu gösterir ve toplam puanın anlamı değişir. Fark her zaman patolojik bir durumun ifadesi değildir. Sözel ZB performans ZB’ den 15 puan düşükse dilsel alanda, performans ZB sözel ZB ‘den 15 puan düşükse görsel-motor-algısal alanda sorun olduğu düşünülebilir. Dil becerisi; sözel yargılama, algısal organizasyon, çelinebilirlikten kurtulma, işleme hızını içerir. DEHB ile özgül öğrenme güçlüğü birlikte görüldüğünde çelinebilirlikten kurtulma ve işleme hızı alanında düşük performans gözlenmektedir. SD ve KD en güvenilir alt testlerdir. Sözel zeka, performans zeka ve toplam zeka 90’ dan büyük olmalı. Önce toplam zeka, 2. olarak performans zeka, 3. olarak da sözel zeka yorumlanır. WISC-R’ da 3 patern tanımlanır:

a) SZB, PZB’ den yüksek olduğu patern: SZB, PZB’ den 15-40 puan daha yüksek olduğu durum. PZB’nin düşük olduğu durumlar sağ hemisfer lezyonlarıyla açılanmakta.

b) PZB, SZB’ den yüksek olduğu patern: Genellikle çocuğun disleksik olduğu düşünülür. Bu çocuklar sözlü ifadede zorlanırlar. Sol hemisfer bozukluklarıyla açıklanmakta.

c) SZB ile PZB’ nin birbirine yakın ama alt test sonuçlarının birbirinden farklı, tutarsız olduğu patern .

WISC-R Kategorileri:

Kazanılmış Bilgi Kategorisi: GB+A+SD; bilgiyi kazanma ve kullanabilme yeteneği.

Mekansal Yetenek Kategorisi: RT+KD+PB; çok boyutlu mekanda obje ya da sembolleri manipule edebilme yeteneğini ölçer.

Kavramsal Yetenek Kategorisi: Y+B+SD; dil işlevleriyle ilgili yetenekleri kapsar.

Sıraya koyma Yeteneği Kategorisi: SaDi+RD+SözDağ; kısa süreli bellekte depolanan görsel ve işitsel uyarıcıları ard arda koyabilme yeteneklerini içerir.

Bu kategorilerin her birinden elde edilecek ortalama puan 30’ dur. Buna göre her bireyin zayıf ve güçlü yönlerini belirlemek mümkündür.

Özgül öğrenme güçlüğünde kavramsal yetenek kategorisinin ortalaması 30’ un altına düşmez. MR’ da 30’ un altına düşer. Özgül öğrenme güçlüğünde en düşük kategori kazanılmış bilgi kategorisidir. Daha sonra sıraya koyma yetenekleri kategorisi ve mekansal yetenek kategorisi gelir. Mekansal yetenek kategorisinin düşük olması organisiteyi düşündürür. Özgül öğrenme güçlüğünde kazanılmış bilgi ve sıraya koyma yetenekleri düşüktür.

100-110-normal

111-119-yüksek

120-129-üstün

130-yukarısı-çok üstün

80-89-sınır

70-79-zihinsel özürlü

Özgül öğrenme güçlüğü tanısı alabilmesi için zeka bölümünün 80-85 olması gerekir. Normalin 1 standart kayma altında olması gerekiyor. Zeka bölümü 85 ve yukarısındaysa, WISC-R kategorilerine ya da paternlerine göre özgül öğrenme güçlüğüne yaklaşıyorsak diğer testleri de uygulamak gerekir.

2. Gesell Gelişim Figürleri: Dokuz figürden oluşuyor. Test uygulanırken zaman sınırlaması yapılmıyor. Çocuğun silgi kullanmasına izin verilmiyor. Figürler kolayda zora doğru gidiyor. Aslında bir gelişim testi. Çocuktan şekilleri kopya etmesi isteniyor. Birinci sınıfta gamalı haç ve eşkenar dörtgeni, 9 yaşından sonra köşegenleri birleştirme ve silindiri çizebilirler. Hatalar; şekli bozma, birleştirememe bütünleştirememe, çizgilerin aralarını açık bırakma, döndürmedir. Çocuğun figürleri çizerken zorlanması; görsel algı, ayrımlaştırma, bütünleştirme alanlarında sorunları olduğunu, ince motor becerilerinde sorun olduğunu gösteriyor.

3. Bender Gestalt Testi: Geometrik figürlerden oluşur. Özgül öğrenme güçlüğü ve organisiteyi ayırt etmede kullanılan bir testtir. Bütünleştirme, döndürme, birleştirme, duramama, şeklin bozulması gibi hata türleri var. Yapılan hata türü önemli. Özgül öğrenme güçlüğünde birleştirme, şeklin bozulması hataları daha sık yapılır. Organisitede döndürme hatası gözlenmiş.

4. Sağ-Sol Dominans (Head) Testi: Bireyin kendi bedeninde ve karşısındakinde sağ-solu ayırt edip edemediğini öğrenmek için yapılır. Kendi bedeninde sağ-solu ayırt edip edemediğini anlamak için basit sorular yöneltilir. Sağ kulağını göster, sol elini göster gibi. Çapraz sağ-sol gösterimi; sağ elinle sol bacağını göster. Karşısındakinin sağ-solunu ayırt etmesi için benim sağ gözümü göster denir. Ortalama 3-5 kez sorulur.

5. Harris Lateralleşme Testi: Sağda solda çapraz ya da belirsiz dominans belirleniyor. Sıklıkla hangi elini, ayağını, gözünü kullandığı belirlenmeye çalışılır. Hemisfer baskınlığını ölçmek ve lateralleşme varsa çocuğun işi güçleşiyor. Birini sağ birini sol eliyle yapıyorsa dominans yok demektir. Silgi varmış gibi , makas, çekiç, tarak, kalem varmış gibi. Tek ayak üstünde zıplayarak git (hangi ayağını kullanıyor?). Kaleye şut çek. Kaleydeskop veriliyor eline. Ya da kağıdın ortasından bir delik açılıyor bu fotoğraf makinası deniliyor. Sonra da bu bir dürbün etrafa bak deniyor. Çapraz lateralizasyon varsa özgül öğrenme güçlüğü için önemli , özellikle de el-göz çapraz lateralizasyonu. Ayak-el lateralizasyonu ikinci derecede önemli.

6. Görsel-İşitsel Sayı Dizileri Testi (GİSD-A): Özgül öğrenme güçlüğünü tanılamak için Koppitz geliştirmiş. 6-12 yaşlara uygulanıyor. Dört alt ölçümden oluşan sayıları yazarak, dinleyerek, söyleyerek tanımlamaya çalışma testi. İki sayılı sıradan 9 sayılı sıraya kadar uzanıyor.

1. İşitsel-Sözel: Sayıları önce testi uygulayan okuyor sonra okunan sayıyı çocuk söylüyor.

2. Görsel-Sözel: Sayılara 10 sn. bakıyor kapatınca söylüyor.

3. İşitsel-Yazılı: Sayılar sırayla söyleniyor çocuk yazıyla tepki veriyor

4. Görsel-Yazılı: Sayılara 10 sn. bakıyor sonra kağıda yazıyor.

Bu test kısa süreli görsel/işitsel belleği ve dikkati ölçüyor. Çocuk sayıları gruplayarak mı aklında tutuyor, atlayarak mı söylüyor, sayıların yerlerini mi değiştiriyor. Bu ölçümler sonucunda yaş ve sınıf düzeyinin altındaysa hangi alanda sorun olduğuna işaret eder. Bellek, sıraya koyma, sözel-motor beceri olarak ortaya koyuyor performansını. Bu çocuğun hem güçlü olduğu modaliteyi buluyoruz hem de zayıf olduğu yönleri saptıyoruz. Görsel olarak mı yoksa işitsel olarak mı daha iyi öğrendiğini ve bunu hangi tepkiyle ortaya daha iyi koyduğunu anlıyoruz (sözel mi yazılı mı).

7. Saat Çizimi: Saat resmi çizmesi istenir. Sonra sayıları da yerleştirmesi isteniyor. Sayıların yazımı ve sıralamasına yönelik sorunları not ediyoruz. Görsel algılama, sıraya koyma, motor becerilerde güçlü-zayıf yönleri gösteriyor. Zaman belirlemesi yapıyoruz. İçinde bulunduğu zamanın farkında mı değil mi? Gün, ay, yıla ilişkin kavram bilgisini ölçüyoruz. Hangi gün, hangi ay, hangi yıldayız?

8. Okuma-Yazma Becerisi İncelemesi: Sınıf düzeyinde bir metin okutuluyor 1 dk. Süreyle. Okuduğu doğru kelime sayısı sayılıyor. Yaptığı hatalar not ediliyor. Okuduğunu anlama becerisi ölçülüyor. Yazma becerisi iki yönlü test ediliyor. Sınıf düzeyine uygun parçayı dikteyle yazdırıyoruz, yazım hatalarına bakıyoruz. Alfabetik sırayla harfleri yazdırıyoruz (4 ve 5. sınıflar için uygun bu yöntem). 1-10 rakamları yazdırıyoruz. Sonra yer ve oryantasyon bilgisi için adres yazdırıyoruz.

Aileden çocukla ilgili bilgi alıyoruz. Akademik başarısı, oryantasyonu, organizasyonu, ders çalışma alışkanlıkları, dokunsal algısı, ince-kaba motor becerileri gibi.

DEHB’ nda da özgül öğrenme güçlüğü görülebilir ama ikisi iki ayrı alandaki güçlüğü tarif eden bozukluklardır ve ayırt edici özellikleri vardır. DEHB belirtileri gösteren çocukta her alandaki işlev bu bozukluğun yarattığı engellemeler nedeniyle etkilenir ama özgül öğrenme güçlüğünde bir ya da iki alanda sorun varken diğer alanlar bundan bağımsız olabilir. Özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklar sadece okuma ya da yazmada zorlanırken DEHB olan çocuklar özellikle de hiperaktivite varsa hem okuma hem yazmada sorun yaşayabilirler hem de sürekli zorlanıp kısıtlanmak durumunda kalabilirler. Zihinsel kapasitelerinin beklenen başarıyı tüm alanlarda gösteremeyebilirler. DEHB’ nda sıklıkla dil sorunu görülmez özgül öğrenme güçlüğünde dil sorunu daha sık görülür. İnce motor becerilerde DEHB olan çocuklar daha çok zorlanırlar kaba motor becerileri iyi olabilir, özgül öğrenme güçlüğünde her ikisi de sorun olarak ortaya çıkabilir. Hem DEHB’ nda hem özgül öğrenme güçlüğünde dikkat sorunu gözlenir ancak özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklar seçici dikkat sorunu yaşar örneğin; ders çalışırken yoğunlaştırmaları gereken noktaya dikkatlerini yoğunlaştıramaz, dağınık bir çekmeceden istediğini bulamaz ama buna rağmen dikkati belli bir süre bir konuda yoğunlaştırmada sorun olmaz. DEHB olan çocuklar uzun süre bir materyalle uğraşmakta zorlanırlar. Özgül öğrenme güçlüğünde okul başarısızlığı görsel, işitsel, dokunsal algı, ayrımlaştırma ve bellek alanlarında ortaya çıkarken DEHB’ da başarısızlık daha çok dikkatini bir konuya yoğunlaştıramamak nedeniyle yaşanır. DEHB’ da okul öncesinde aşırı hareketlilikleriyle çabuk tanınır, özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklar okul dönemine kadar fark edilmeden gelişimlerini sürdürebilirler. Özgül öğrenme güçlüğü yaşam boyu sürer, DEHB yaşla değişerek ve azalarak devam eder.

Psk. Selcen Demirkan
Top