Biyoteknolojinin Önemi

Biyoteknolojinin Önemi

Belki de her şey eski devirlerde çavdar mahmuzu denilen bir mantarın su kuyularına karıştırılması ile başladı. Bahsettiğim olay öylesine bilinmez bir denklem ki önümüzde ki günlerde hepimiz bu denklemin çözümlerini arıyor bulacağız kendimizi. Belki de milattan önce şehirleri ele geçirmek isteyen bir grup insanın şehir su kuyularına Çavdar mahmuzu karıştırarak surların arkasındaki insanları zehirleyip , güçsüz düşürmesi ve sonucunda şehri ele geçirmesi bugün bile çoğumuzu çok yakından etkileyen Bacillus antraxis yani ŞARBON adı ile bildiğiniz hastalığın bir benzeridir.

Biyolojik savaş ne yazık ki kullanan kişilerce bile çok ustaca hazırlanmış bile olsa zamanla kendi aleyhine dönebilecek potansiyelde bir tehlike arz eder. Bu nedenle bir çok konvansiyel silaha göre çok daha tehlikeli ve ne yazık ki çok daha ucuzdur. 100 km çaptaki bir alanda konvansiyel silah kullanımı biyolojik savaş objelerinin maliyetine oranlanırsa yaklaşık 2000 kez daha pahalı kalmaktadır. Biyolojik silah üretebilmenin tek şartı bir adet iyi donanımlı ilaç fabrikasına sahip olmaktır. Kötü haber ise bizim için, güney ve doğu komşularımızın bir çoğunda bu tip fabrikalar mevcuttur.

Biyoteknolojinin en kötü dezavantajı taraflı olarak kullanmaya müsait olması ve bazen önüne geçilemez sonuçlara neden olmasıdır. Bu yüzden gelebilecek her türlü tehlikeye karşı bilgili olmamızda yarar olduğunu düşünüyorum.

Dünya aynı zamanda biyolojik savaşın yanı sıra bugünler de ciddi bir GMO (Genetic Modified Organismus) tartışmasına girmiş durumda. Avrupa Birliği yiyecek maddelerinin üzerine GMO ve GMO olmayan gibi bir takım bilgilendirici etiketlemeyi zorunlu hale getirmek için çalışmalarını sürdürüyor. En az biyolojik savaş kadar geleceği belirsiz bir konu içinde Türkiye'nin yeri ne yazık ki çok zayıf konumda. Çünkü GMO tarzında teknolojiyi bunca tarımsal zenginliğimize rağmen ithal etmekteyiz.

Bunun nedenleri kısaca;
• Yeterince bu konuda bilimsel danışma alınmaması
• Bilime bu konuda gelişmesi için özel sektör tarafından talep gelmemesi
• Yenilikçi, ileriyi gören bir üretim politikasına sahip olmamız
• İthalatın üretimden zaman zaman çok daha kolay ve ucuza mal olması

Bugün Sh...., B.y.r gibi tohum üretimi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan firmaların bu işe yatırım yapıyor olması aslında çok mantıklı ve karlı olabildiklerinin göstergesidir. Aslında pestisid ve herbisid gibi bitki ıslahında çok önemli olan fakat çevre kirliliğine neden olan ilaçlar, bu firmaların tohum üretiminde yer almak istemeleri için önemli bir nedendir. Çünkü sattıkları ilaca uygun dirençte bitki sağlayacak tohumu da tüketiciye satarak çifte kazanç sağlamaktadırlar. İlke ilaca uygun tohum olunca ilaçların bu tohumların ekili olmadığı tarlalarda etkinlik göstermemesine dolayısıyla çiftçiyi bu tohumları ithal etmeye gizli zorlaması mevcuttur.

Bugün soğuğa dirençli patates Amerikanın bir çok bölgesinde satılmakta, Sibirya da yetişemeyen kaliteli Kırım buğdayı artık yetişebilmekte hatta çok iyi ürün vermektedir. Hatta Türkiye de bu konuda bir çok çalışma gündemdedir. Ancak hala dışa bağımlı üretimi az bir tarım ülkesi olmaktan kurtulamamış olmamız bir düşünce eksikliğinin ve işbirliğine gidilmemesinin sonucudur ( Endüstri-Bilim). Her ne kadar kafamızda soru işaretleri bile yaratsa GMO tarzında ki yiyecekler önümüzde ki iki yıl içerisinde dünyada gündeme iyice yerleşecek. Çünkü tarım yapamayan ve eskiden bizim gibi tarım ülkelerinden gıda maddesini ithal eden ülkeler çok yakın bir gelecekte bize yiyeceğimizi satar duruma gelecek. Çünkü hap kadar suni tarlalarda bizim doğal alanlardan elde ettiğimiz ekinden çok daha fazlasını elde etmektedir. Malezya gibi ülkelerin dahi devlet politikalarını biyoteknolojiye dayanarak hazırlaması onları bugünün en iyi orkide yetiştiricisi ve ihracatçı ülkesi haline getirmiştir.

Japonya'nın ise bundan sonra sadece biyoteknolog yetiştirmeye ağırlık vermesi ise ayrı bir düşündürücü noktadır bizim için. Bunun anlamı bizimde elimizden geldiği kadar çabuk bu pazarda yerimizi almamızdır. Çünkü sadece Türkiye florasına has endemik 3000 türün üzerinde bitki yo olmakta veya dış ülkelere kaçırılarak üretilmesi bu sayede elde edebileceğimiz üstünlüğü zamanla yitirmemiz anlamına geliyor. Üretici olmadığımız için zor günler yaşadığımız şu günlerde her meslekten bireyin kendi konusuna ilişkin bir yön bulabileceği bu alanda bilim ve endüstrinin bir araya gelmesi ve yeni projelerinin üretilmesi hedef olmalıdır.
Top