Antioksidan Nedir?

Posted by Arif

Yaşamımız boyunca mükemmel işleyişine akıl sır erdiremediğimiz vücudumuz belli bir yaştan sonra ihanet eder ve toksit maddeler, cildin kolejen tabakasını tahrip eden serbest radikaller ve karbon monoksit gibi zararlı gazlar oluşturarak yaşlanma sürecini başlatır. Bitkilerdeki bazı vitaminlerin bu süreci azaltıcı etkisi vardır. Bir nevi vücuttaki paslanmayı giderirler. Hakkında uzun süredir araştırmalar yapılan, kongreler düzenlenen söz konusu vitaminler, geçtiğimiz yıllarda bir başlık altında toplanmış ve anti-oksidan (paslanmayı geciktirici) adını almıştır. Anti oksidanların tıbben etkisi kanıtlandıktan sonra kozmetik sektörünün bundan faydalanmaması kaçınılmazdı tabii. Birbiri ardına üretilen serbest radikalleri önleyici, zengin E vitamini içeren bakım kremleri anti oksidanların sadece beslenme yoluyla alınmasıyla ibaret olmaktan çıkarttı.

Etkileri
Vücudumuzun kendini tahrip etme özelliği olduğu gibi savunma mekanizmasından ileri gelen tedavi özelliği de mevcut. Bunu daha da pekiştiren ve dirençli olmamızı sağlayan besinler (özellikle vitaminler), bileşimindeki paslanmayı önleyici maddelerle serbest radikallerin ve toksinlerin oluşumunu engelliyor ve yaşlanmayı yavaşlatıyor. Daha da önemlisi başta kanser olmak üzere birçok hastalığın oluşumunu engelliyor. Vücudun hücre koruma sistemleri içinde önemli bir yere sahip olan anti–oksidanlar, bu görevi belirgin hücre hasarlarına yol açabilen maddeleri etkisizleştirerek gerçekleştirirler.

Nelerde bulunur?
Belirttiğimiz gibi A, C ve E vitaminlerinde bulunan anti-oksidanları gruplandıracak olursak;
A vitamini: Koyu renkli yapraklı bitkiler, ıspanak, havuç
C vitamini: Turunçgiller, çilek, brokoli, lahana, patates, maydanoz ve çok sayıda meyva, sebze E vitamini: Kuruyemişler, bazı bitkisel yağlar ve lifli yeşil besinler

Garantili güzellik için E vitamini
Uzmanlar, canlı, parlak, ışıl ışıl bir cilt için E vitamininin etkisinin inkar edilmemesi gerektiğini söylüyor. Bunun bilincinde olan kozmetik firmaları da zaten bu vitaminden çokça yararlanıyor. Hemen hemen her bakım kreminin içeriğinde yer alan E vitamini, cildin en alt hücrelerine kadar nüfus ederek erken yaşlanmayı önleyici, parlaklaştırıcı ve canlandırıcı bir etki yapıyor. E vitaminin marifetleri bununla da sınırlı değil. Amerikalı uzmanların yaptıkları araştırmalara göre; hava kirliliği ve sigaraya bağlı olarak tahrip olan hücrelerin yenilenmesin dede önemli bir yere sahip olan E vitamini aynı zamanda beyin ve bağışıklık sisteminin yenilenmesinde de son derece etkili. Arizona Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre ise E vitamini verilen hayvanların akranlarına göre daha genç göründükleri ve daha uzun ömürlü oldukları kanıtlanmış. Bunun nedeni ise vitaminin, yaşlılıkla azalan bir protein çeşidinin yok olmasını engellemesi.

Ne kadar alınmalı?
Uzmanlar, her gün alınan sebze ve meyvelerin günlük anti-oksidan ihtiyacını karşılamadığında hemfikir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, vitaminden zengin sebze ve meyvelerden günde en az beş öğün yemek gerekiyor. Bu nedenle vitaminler hap olarak da alınabilir. Ayrıca düzenli beslenilse bile, bazı hatalı alışkanlıklar, vücudumuzdaki vitaminleri hızla tüketmekte. Sigara, aşırı alkol, stres bu etkilerin başında geliyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, en az iki yıl süreyle 200 ünite E vitamini alan kişilerin kalp ve damar hastalıklarına yakalanma risklerinin bu vitaminleri almayanlara oranla yüzde 41 daha az olduğu görülmüştür.

Bunlar yaşlılığı durdurur:
Kahvaltılık tahıl: Yulaf, kara buğday gevreği, buğday ya da pirinç gevreği
Süt ürünleri: Soya sütü, gravyer, permesan peynirleri ve yoğurt.
Ekmek çeşitleri: Kara ekmek, tahıllı ekmek, arpa, yulaf ve çavdar ekmeği
Sebze, baklagiller: Brokoli, lahana, havuç, ıspanak, bal kabağı, domates, tere, bezelye, nohut, mercimek, semizotu, mısır, avokado, pırasa, soya.
Tahıllar: Bulgur, esmer pirinç, basmati pirinci.
Balık ve kabuklu deniz ürünleri: Somon, alabalık, barbunya, istiridye, karides, uskumru, kalkan.
Meyve ve tatlılar: Kayısı, muz, kiraz, elma, çilek, pembe greyfurt, mango, kavun, karpuz, üzüm, dut, kuru meyveler, ceviz, badem, fındık.
Alkolsüz içecekler: Çorbalar, çay ve yeşil çay
Alkollü içecekler: Kırmızı şarap
Yağlar: Zeytinyağı

Bunlar yaşlandırır:
Mısır gevreği, demirle zenginleştirilmiş tahıllar Yağlı peynirler, demirle zenginleştirilmiş süt Beyaz ekmek, bisküvi, turta, pizza. Beyin, böbrek, sosis, salam, füme jambon, Kızarmış patates, cips, hormonlu sebzeler Düdüklü tencerede pişirilmiş beyaz pirinç Turna balığı, kılıç, ton, ançüez, köpek balığı, tuzlanmış balık. Şuruplu meyveler, reçel, çikolata, bal, dondurma, tereyağı, Hindistan cevizi Kahve, şurup, hazır çorbalar. Kristal şişelerde saklanan alkollü içecekler Tereyağı, taze krema, margarin, kızartma yağları, doymuş yağlar.

İdeal beslenme için:
Günde bir kez: Yeşil salata, sebze, tahıl, baklagiller.
Günde iki kez: Çiğ sebze, kepek ekmeği, bir kadeh şarap
Günde üç kez: Yoğurt
Günde beş kez: Meyve, çay, maden suyu, çorba
Günde 12 tane: Fındık ya da badem
Haftada bir kez: Kırmızı et
Haftada iki kez: Yağlı balık
Haftada üç kez: Yağsız balık, beyaz et, karaciğer
Haftada üç dört kez: Çiftlik yumurtası
Haftada yedi kez: Soğan, sarımsak, mercimek

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • İzin verilen HTML etiketleri: <a> <em> <strong> <cite> <center> <big> <code> <ul> <ol> <li> <dl> <font> <img> <b> <dt> <dd>
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünürler.

Biçimlendirme seçenekleri hakkında daha fazla bilgi


Son yorumlar