ihya.org

göz sağlığı

Göz sağlığınız için bilgisayar kullanımına dikkat!

Zengin, göz bozukluğu derecesinin artmasında doğrudan rolü olmayan bilgisayarların, göz doktorlarına en fazla başvurma nedenleri arasında yer alan göz kuruluğunun başlıca nedeni olduğunu vurguladı.

Günümüzde hemen herkesin, günün birkaç saatini bilgisayar başında geçirir duruma geldiğini dile getiren Zengin, bunun göz kuruluğuna bağlı şikayetlerini önemli ölçüde artırdığını bildirdi.

GÖZ YUKARINDA, EKRAN AŞAĞIDA OLMALI

Bilgisayara uzun süre bakıldığında göz yüzeyinde kuruma meydana geldiğini belirten Zengin, şunları kaydetti:

“Göz kuruluğu yanma, batma ve kızarıklık olarak ortaya çıkar ve kişinin gündelik yaşamını, iş verimini olumsuz yönde etkiler. Bilgisayara uzun süre bakıldığında göz yüzeyinde kurumaya bağlı yanma, batma ve kızarıklığı önlemek için, ekran göz seviyesinden aşağıda olmalıdır. Çünkü, göz hizasından yukarıdaki ekrana bakan gözün kapağı daha fazla açılacağı için, kuruma daha fazla olur. Bilgisayar ekranı eğer göz hizası ya da biraz aşağıda olacak şekilde konumlandırılırsa, göz kapağı daha az açılacağı için göz kuruması daha az olacaktır.”

Göz Sağlığında Mikro Beslenme

Dünya genelinde her yıl binlerce kişinin görme kaybına uğramasına neden olan Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu’nun (YBMD) yavaşlatılmasında “mikro beslenme” anlamına gelen mikronütrisyon büyük önem taşıyor.

Halk dilinde “Sarı Nokta” olarak da bilinen Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu hastalığında beslenme, uzmanlar tarafından, en önemli ve “değiştirilebilir” tek risk faktörü olarak nitelendiriliyor. Beyoğlu Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorlarından Doç. Dr. Ziya Kapran, hızlı gelişen ve diğer gözde de oluşma ihtimali bulunan makula dejenerayonunda ilerlemenin; günlük olarak yeterli miktarda antioksidan, Omega3 ve Luteinin alınabilmesi ile % 30 oranında azaltılabileceğini belirtiyor.

Doç. Dr. Kapran, Omega 3’ün somon, morina ve ton balığı gibi derin deniz balıklarında; Luteinin ıspanak, brokoli gibi yeşil sebzelerde ve sarı renkli meyvelerde; antioksidanların ise bazı sebze, meyve, tahıl ve baklagiller ile benzeri besinlerde bulunduğunu belirtiyor. Doç. Dr. Kapran konuyla ilgili şunları dile getirdi; “Bu besinlerin hergün yeterli miktarda alınması güç olabilir. Bu süreç mikronütrisyon ile de desteklenebilir. Bedenimiz ve tüm organlarımızda olduğu gibi gözümüz için de vitaminlerin çok büyük önemi var.”

Yaşlılık ve Göz

Yaşlandıkça vücudumuzda meydana gelen bir takım değişiklikler normal aktiviteyi kısıtlayabilir. Göz de diğer vücut sistemleri gibi yaşlandıkça bazı bozukluk ve hastalıklara maruz kalır. Yeni tıbbi, cerrahi ve optik teknikler yaşlı insanların görme yeteneğini korumada hekimlere yardımcı olmaktadır.

Göz doktorları gözün çeşitli kısımlarını tamir ederek veya değiştirerek yaşlıların normal aktivitesini sürdürmelerini sağlayabilir. Bir çok kişi azalan görmelerinin düzeltilmeyeceğini zannedip doktora gitmiyor. Ancak bir çok göz problemi erken tanındığında tedavi edilebilir.

Önleyici tedavinin önemli bir parçası periyodik göz muayenesidir. Yaşlanmayla oluşan problemlerin erken saptanmasını sağlar. Böylece kalıcı görme kaybı önlenir.

PRESBİYOPİ

Sistemik Hastalıklarda Gözdibi Bulguları ve Retina

Retina, vasküler yapısı bir aparey yardımıyla incelenebilen tek canlı dokudur. Yoğun vasküler ve nöroglial oluşumları nedeniyle birçok sistemik hastalıkta bulgu verir. Özellikle sistemik damarsal olaylar retinada en çok tutuluma neden olan hastalıklardır. Ayrıntılı bir gözdibi bakısı ile, kişinin sistemik hastalıkları hakkında değerli bilgiler edinmek mümkün olur.

“Sistemik hastalıklarda retina” olarak bir ders konusu seçilmesinin iki önemli nedeni vardır; a) Sistemik hastalıklara tanı koyma aşamasında retinanın incelenmesi tanıya büyük ölçüde yardımcı olabilir, b) Hastanın sistemik durumu ile ilgilenilirken bu hastalığın retinada yapabileceği değişiklikler gözardı edilirse, hastanın genel durumu düzeltilse de retinadaki patolojiler nedeniyle hastanın görme fonksiyonları eksik kalabilir. Bu yüzden özellikle koyu renkle yazılan ve retinada ayırdedici bulgu veren hastalıklar hatırlanmalı, göz konsültasyonu ile durum aydınlatılmalıdır.

Körlüğün Nedenleri ve Korunma Yolları

KÖRLÜK ÖNLENEBİLİR Mİ?

İnsanlarda görme duyusunu kaybetme korkusu yaşam ile eşdeğerdedir. Bu derece önemli bir duyu organı olan gözlerimizin sağlığı, çeşitli sebeplere bağlı olarak bozulabilir.

Günümüzde tedavi imkanı bulamadığımız veya sınırlı olarak yardım edebileceğimiz körlük nedenleri mevcuttur. Buna karşılık, önceden çaresiz modern alet ve yöntemlerle tedavi edilebilmektedir.

Bu konuda en önemli noktalardan birisi, birçok göz hastalığının zamanında teşhis ve tedavi edilmesi ile körlüğün önlenebileceği gerçeğidir. Hastaların bu konuda duyarlı olması, en küçük bir şikayeti dikkate alması, en kıymetli organlarımızdan biri olan gözlerimiz için çok önemlidir. Özellikle periyodik göz kontrollerinin yapılması, birçok göz hastalığını henüz belirtileri başlamadan önlenmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayacaktır.

KÖRLÜĞÜN SEBEBLERİ

DOĞUŞTAN VEYA ÇOCUKLUK ÇAĞI KÖRLÜKLERİ

Kornea Nakli (Keratoplasti) Kimlere Yapılır?

KORNEA NEDİR ?

Kornea, gözün en önünde yeralan ve görme işlevinde büyük rolü olan gözün saydam tabakasıdır.

KORNEA NAKLİ NEDİR ?

Gözün bozuk olan korneasının (saydam tabaka) sağlam bir kornea ile değiştirilmesi işlemine ''KORNEA NAKLİ'' veya tıp dilinde ''KORNEA TRANSPLANTASYONU'' ya da ''KERATOPLASTİ'' adı verilir.

KORNEA NAKLİ KİMLERE YAPILIR ?

Kornea nakli, gözün saydam tabakasının saydamlığının bozulduğu veya yokolduğu, ya da şeklinin bozulduğu hastalara yapılır.

KORNEA (SAYDAM TABAKA) HANGİ DURUMLARDA BOZULUR ?

Kornea naklini gerektiren durumlar şunlardır :

1.Kornea tabakasına ait yara, iltihapları (örneğin herpetik keratit, mikrobik keratit) sonucu korneanın saydamlığının bozulması

2.Kornea tabakasının saydamlığının kendiliğinden bozulması (kornea distrofisi denilen hastalıklar)

3.Kaza sonucu (kesici, delici cisimlerle veya kimyasal maddelerle) kornea tabakasının yaralanmasıyla saydamlığının bozulması

4.Daha önce geçirilen bir göz ameliyatından sonra (örneğin katarakt ameliyatı) kornea tabakasının su tutarak şişmesi sonucu, kornea ödemi adı verilen durumun ortaya çıkmasıyla kornea saydamlığının bozulması ve görmenin azalması

Kontakt Lens Kullanım Bilgileri

Temizlik

Lenslerinize dokunmadan önce mutlaka ellerinizi yıkayın. Böylece lenslerinizin kirlenmesini, dolayısıyla gözlerinizin mikrop kapmasını engellemiş olursunuz. Düzenli olarak ellerin yıkanması da gözünüzü olasıenfeksiyonlardan korur. Ellerinizi yıkarken yağ, losyon ya da parfüm içermeyen bir sabun kullanınız ve pamukçuk bırakmayan bir havlu ile kurulayınız.

Lensin kontrol edilmesi

Kontakt lensler, steril kapalı blister ambalajlarda ya da cam flakonlarda sunulur. Lensinizin ambalaj paketi veya folyosunun açılmamış olmasına ve kullanım tarihinin geçmemiş olmasına dikkat ediniz.

Ambalaj üzerinde lensin numarası yer alır. İki gözü için farklı numarada lens kullananların uygun ambalajı açıp açmadığı konusunda emin olması gerekir. Lenslerin karışmasını önlemek için daima ayni gözden takmaya başlayın. Bazen ambalaj içinden lensi almakta zorlanabilirsiniz. Bu durumda asla cımbız veya benzeri bir alet kullanmayınız. Ambalajı kapalı halde bir iki defa salladığınızda lensinizi rahatlıkla alabilirsiniz.

Kontakt Lens Nedir?

Kontakt lenslerin icadı bir asır öncesine kadar uzanmaktadır. Bu konudaki öncülerden biri olarak kabul edilen August Müller 1889 yılında yazdığı bir makalesinde, kendi görme bozukluğunu bu lenslerle düzeltmeye yönelik çabalarından bahsetmiştir. O dönemlerde yeni denenmeye başlayan kontakt lenslerin, henüz göze uygulanabilecek özelliklerde üretildiğini söylemek güç olur, Müller şiddetli ağrı ve bulanık görme sebebiyle lenslerini ancak yarım saat takabiliyordu.

Günümüzde kullanılan kontakt lensler ise, ince, biopolimer adı verilen çok özel plastik bir maddeden yapılmaktadır. Bu lenslerle miyopi (uzağı görememe), hipermetropi (yakını görememe) ve astigmatizma gibi hemen her türlü optik bozukluk düzeltilebilmektedir. Gözün saydam tabakası ( kornea) üzerine yerleştirilir ve kendisiyle bu saydam tabaka arasına sızan gözyaşına yapışır. Göz kırpılmasıyla lens yavaşça hareket eder, bu hareketle lensin altına taze gözyaşı girer, bu da kornea tabakası için gerekli oksijenlenme ve nemlenmeyi sağlar.

Gözde Yabancı Cisim

Çocuklarda ve işçilerde sıkça rastlanabilir. Açık havada oynayan çocuklarda bitki parçaları ya da toprak taneleri, metal kesimi, düzeltilmesi, sıva işinde çalışan işçilerde ise metal ve sıva parçacıkları göze kaçar.

Gözde yanma, batma, sulanma, kaşıntı ve ovmaya bağlı kızarıklık görülür. Hatalı müdahaleler göze zarar verir ve yabancı cismin çıkarılması da güçleşir. İlkyardımcı, kişinin gözlerini ovmasını önlemeli bol suyla yıkandıktan sonra gözlerini kapattırıp cismin gözyaşı ile çıkmasını beklemelidir. Bu olmuyor ve cisim gözle görülebiliyorsa temiz bir bez parçasının kenarı ile alınabilir. Çıkartma işleminden pamuk kullanılmaz. Yabancı cisim yine çıkmıyorsa kişi nakledilir.

Ankara Tabip Odası İlkyardım Eğitimi Komisyonu İlkyardım Eğitimi Kursu Ders Notlarından Alınmışır.

Gözyaşı Kanalı Tıkanıklığı Ameliyatı

Göz Yaşı Kanalı Tıkanıklığı :

Gözümüzü korumak, temizlemek ve hatta bazı tabakaların beslenmesini sağlamak için salgılanan gözyaşı, alt ve üst kapağın iç kenarındaki iki kanalla burun arkasındaki boşluğa boşalır. Gözyaşı kanalının tıkalı olduğu durumlarda bu kanaldan boşalamayan gözyaşı, dışarıya akar ve gözlerde sulanma meydana gelir. Bu hastalarda sık sık mikrobik enfeksiyonlar geliştiğinden çapaklanma da olabilir. Gözyaşı kesesi apse yaptığında burnun üst-iç kenarında şişlik gelişebilir ve hatta buraya bastırıldığında iltihap boşalabilir.

Çocuklarda Göz Yaşı Kanal Tıkanıklığı :

Göz ve Hastalıkları Üzerine Kısaca

Göz küresi ortalama 2,5 cm. çapında küre şeklindedir. En dışta , beyaz skleranın tam ortasında saat camı şeklinde kornea tabakası bulunur. Orta tabakayı teşkil eden uvea 3 bölümden oluşmuştur:

* önde gözün rengini veren iris,

* ortada corpus ciliare,

* geride ise gözün büyük bölümünün beslenmesini sağlayan koroidea.

En iç tabaka ise görme olayının başlangıcını meydana getiren retinadır.

Sklerayı konjonktiva adındaki 2 katlı saydam, sümüksü bir zar sarar.

Kornea ile iris arasında 2.5 mm. derinliğinde içi aköz hümör adındaki saydam sıvı ile dolu ön kamara, iris ile lens adını verdiğimiz göziçi merceği arasında yine aköz hümör ile dolu arka kamara adındaki odacıklar vardır.

Lensin arkasındaki saydam vitreus gözün 3/4' ünü doldurur, göz küresine şeklini verdirir. En arkada, retinadaki görmeyi beyine iletecek olan optik sinir başı bulunur.

Hastalıkları :

* Sümüksü zarın iltihaplarına konjonktivit denir. İki neden ile oluşabilir :


1. Mikrobik: Antimikrobiyal ilaçlarla tedavi edilir.

2. Allerjik: Antihistaminiklerle, gerekirse antienflammatuarlarla tedavi edilir.

Göz ve Görme Olayı

Beş duyu organımızdan biri olan GÖZ ve GÖRME, bildiklerimizin % 80 nini öğrenmemizi sağlayan yoldur. Göz, kafatası içinde 25 cm3 orbita kemik yuvasına yerleşmiş, 7 gr ağırlığında top şeklinde, ön kısmı şeffaf bir küredir. Her gözün yukarı, sağa, sola ve yanlara kontrollü hareketini sağlayan altı kası vardır.

Işık enerjisinin kimyasal enerjiye dönüşmesi, gözün iç arka tabakasında gerçekleşerek, elektrik uyaranı olarak, göz siniri aracılığı ile beynin arka tarafına ulaştırılır. Göz duyusu; ışık, şekil, renk, hareket ve derinlik gibi çok çeşitli özelliklerin toplamıdır.

Görme duyusunun gelişmesi, doğumdan sonra altı yaşına kadar devam eder. Doğumda, iki göz arasındaki denge herhangi bir nedenle bozulmuş ise bir göz, beyin tarafından tercih edilip, diğer göz atıl kapasite ile kullanılır. Düşük kapasite ile kullanılan gözün, görme yeteneği azalır ve göz tembelliği oluşur.

Göz ve Diyabet

Diabet vücutta glükoz metobolizmasının bozulması sonucu ortaya çıkan bir hastalık tablosudur. Glükozu vücut tarafından kullanılabilir hale getirmeye yerayan insulin hormonu, pankreasta bulunan beta hücrelerinin tahribatı sonucunda daha az salgılanmaya başlar. İnsülinin hücrelerce kullanımı bozulduğundan kanda dolaşan glükoz hücrelerce kullanılamaz duruma gelir. Hücreler glükoz emilimini yapamaz ve kanda glükoz seviyesi yükselir.Bunu sonucunda; vücut damarlarında bozukluklar başlar. Başta göz, böbrekler, kalp ve damar sistemi olmak üzere organda hasarlar gelişebilir.

Iki tip diabet vardır: İnsüline bağımlı (Tip 1), ve insüline bağımlı olmayan (tip 2). Her iki tip diabette de hasar, kan glükoz seviyelerinin kontrolüne ve diabetin süresine bağlıdır.

DİABETTE GÖZ

Göz ve Baş Ağrısı

Gözlerinizde mi sorun var?

Başağrısı insanların en sık rastlanan rahatsızlıklarındandır. Başağrısı için milyonlarca lira harcaması bunun kanıtıdır. Birçok kişi başağrısının genellikle ciddi olmadığını ve sıklıkla tansiyona bağlı olduğunu bilir. Birçok insanda yanlış olarak göz ağrısı ve gözlük ihtiyacı başağrısınıa çok sık sebep olduğunu sanırlar. Göz ağrısı ve gözlük ihtiyacı başağrısının önemli sebeplerinden değildir.

SEBEPLER VE BELİRTİLER

Bütün başağrıları şu gruplara ayrılabilir:

1. Kas kasılması
2. Migren
3. Baş, göz, kulak, diş v.b hastalıkları

Gözün Anatomisi ve Görme Fizyolojisi

Bu başlık altında, organizmanın dış dünya ile ilişkisini sürdürmede gerek duyduğu beş duyudan biri, belki de en önemlisi olan görme olayı ile ilgili yapıların anatomik düzeni hakkında bilgi verilecek, sonra da ışık, görüntü ve görme fizyolojisi anlatılacaktır.

OKÜLER ANATOMİ

Göz küreleri (bulbus oculi), orbita boşluğu içinde bağ dokusundan zengin bir yağ yastığı içine yerleşmiş, görme fonksiyonu ile görevli, ön-arka uzunluğu 22-27 mm olan bir çift küresel organdır. Her göz küresi için dört rektus kası (iç-dış-üst-alt rektuslar) ve iki oblik kas (üst ve alt oblikler) ile tüm yönlere bakış sürdürülür. Göz kapakları (palpebra oculi) kırpma refleksi ile koruyucu olarak görev yaparken, üst kapak temporal kısmın arkasında yerleşmiş gözyaşı bezi (glandula lacrimalis) de gözyaşı salgısı ile hem koruyucu, hem de saydamlığın sürdürülmesi ile ilgilidir. 12 kafa çiftinden altısı gözün duyusal ve motor fonksiyonlarının devamını sağlar (II, III, IV, V, VI ve VII. Kafa çiftleri).

Anatomik olarak göz küresi dıştan içe doğru üç tabakadan oluşur:

Top