Antoine Lavoisier

Antoine Lavoisier

align=>

Oksijenin asıl bulucusu ve çağdaş kimyanın babası Antoine Lavoisier’in Albert Einstein ile ortak bir yanı vardı: İkisi de aşırı uçlardaki siyasilerin hışmına uğradı. Ne var ki Einstein Nazilerden kaçtı,ama Lavoisier’nin sonunu getiren, bir ölçüde Fransız devriminin lideri Jean-Paul Marat’ nın kini oldu.

Lavoisier 18. yy’ın sonlarında bir bilim adamı olduğunda kimya hala karanlık çağlarını yaşıyordu. İnsanlar,Aristoteles’in yalnızca dört kimyasal element (toprak,hava,ateş,su) olduğu yollu inancını paylaşıyorlardı..Lavoisier yalnız bugün bilinen 110 elementin 20'sini belirlemekle kalmadı,ayrıca ateşin gizini de çözdü. O zamanlar ateş insanları şaşkınlığa düşürüyordu. nesnelerin yanmasına yol açan “filogiston” dedikleri bir madde olduğunu sanıyorlardı. Lavoisier deneyler yoluyla ateşin ısı ile oksijenin birleşmesiyle meydana geldiğini, filogistondan vazgeçilmesi gerektiğini gösterdi.

Ama geriye bakıldığında iki ölümcül hata işledi. Zaten zengin biri ve bir toprak sahibinin oğlu olduğu halde, belli bir ücret karşılığı vergi toplamak için görevlendirilmiş özel bir şirket olan Genel Çiftlik’e bir milyon frank yatırdı. Bu ücret ödedikten sonra artan miktar şirkete kalıyordu. Doğal olarak şirket vergileri son kurşuna kadar topluyordu; bunun için de 17. yy Fransa'sında bu mültezimlerden daha çok nefret edilen hiç kimse yoktu. Lavoisier’in kendisi vergi toplama işine karışmadı; ama yaklaşık 100.000 Fransız lirası tutan yıllık Çiftlik gelirini bilimsel araştırmalar için harcadı.

Lavoisier, yalnız bilim tarihinin değil, Fransız Devrimi’nin de konusu olan bir büyük adamdır. O, kimyasal değişim sırasında maddenin yoktan var edilemeyeceği ya da varken yok edilemeyeceğini, yani kütlenin korunumu yasasını deneysel olarak kanıtladı. İçinde hava bulunan bir tepkime kabında fosforun yanması sonucu tepkimeye giren fosfor kütlesindeki artışın tüketilen hava miktarına eşit olduğunu göstermişti. Bunun tersi bir işlemde aynı başarıyı yineledi. Kapalı bir kabın içindeki HgO 'nun yani cıva (II) oksitin ısıtılması sonucu kabın içindeki hava kütlesindeki artışın tepkimeye giren maddenin kütlesindeki azalmaya eşit olduğunu göstermiştir. Deneylerinin sonuçlarını "Tepkimeye giren maddelerin kütleleri, tepkime sonucu oluşan maddelerin kütleleri toplamına eşit olmalıdır" şeklinde özetlemiştir. Bu, kütlenin korunumu yasasıdır. Bu yasa, nicel ölçümlerin ve kimyasal denklemlerin temelini oluşturur.

Lavoisier, 1790' da insanın nefes alması üzerine yaptığı deneyde, nefes almanın yalnızca karbon ve hidrojenin yavaş yanması olduğu ve bu olayın mum ya da gaz lambasındakinin benzeri olduğu sonucuna varmıştı.

1 gram kütle enerjiye dönüştüğünde yaklaşık 20.000 ton TNT nin patlamasındaki kadar enerji açığa çıkar.

Lavoisier ve Fransız Devriminin Ünlü Lideri Marat’nın Çatışması

"En Yakın Lamba Direginde İpe çekilmesi...."

Marat' nın Lavoisier için isteği buydu.

Bir toprak sahibinin oğluydu ve zengindi. O zaman çifçilerden vergi toplayan ( mültezimlik yapan) özel bir şirkete para yatırarak üye olmuştu. Çiflik gelirini bilimsel harcamalar için kullandı. Çiflik sahibi olarak da tüccarların kent vergilerini ödemeden mallarını kent içine getirip satmalarını önlemek için Paris' i çevreleyen bir duvar örülmesine onay vermişti. Bu durum, başının yenmesine neden olacaktı. Ancak asıl neden Fransız devriminin ünlü lideri Jean-Paul Marat ile bilim konusundaki çatışmaydı. Marat, devrim öncesi yıllarda bilim konusunda ün yapmak istiyordu.1780' de Ateş Üzerine Fiziksel Araştırmalar başlıklı bir kitap yazdı. Burada, kapalı bir kap içinde mumun alevinin, sıcak hava üzerine baskı yapacağı için söneceğini, ateşin sıcak bir sıvı olduğunu ileri sürüyordu. Ama insanlar kitapçığını hiç de önemsemedi. Marat da Jurnal de Paris 'de Bilimler Akademisi' nin görüşlerine onay verdiği şeklinde bir haber yayınlattı. Akademi başkanı Lavoisier idi. Lavoisier, bunu hemen yalanladı. Marat' nın görüşlerinin eski filojiston kuramının kılık değiştirmiş bir biçimi olduğunu, Akademinin de bunu ornaylamadığını; ayrıca kitapçığını benimsetmek için Marat' nın ahlak dışı bir yol izlediğini yazdı, Jurnal de Paris' e.

Lavoisier, ateşli bir devlet savunucusuydu. 1789 devrimi başladığında Barut Komisyonu' nun sorumlu bir yöneticisiydi ve barutun bir kısmı Bastille düşmeden az önce burada depolanmıştı. Bunu bilerek, yani gelen yutseverleri havaya uçurmak için yaptığı ileri sürüldü. Memuriyetleri arasında Kral 16. Louis' nin Maliye bakanı Necker' in yardımcılığı da vardı. Marat, bu sıralarda Halkın Dostu adıyla bir gazete çıkarmaya başlamıştı. Aristokratlara ve ılımlılara şiddetle saldırıyordu. Tabii ki Lavoisier de bu saldırıdan payını alıyordu:

"Peki, bütün gürültülü buluşların gürültücü babası Lavoisier' e ne demeli? Onun kendisine ait hiçbir fikri yoktur, bunun için de başkalarınınkinin üstüne oturur. Fakat onları hiç anlayamadığından, onları kolayca kabul ettiği gibi yine kolayca onlardan vazgeçer, ayakkabı değiştirir gibi kuram değiştirir. Altı ay içinde sıra ile ateş, sıcak sıvı ve gizli ısı öğretilerine bağlandı. Onun ilkin filogistona vurulduğunu, sonra da onu insafsızca bir kenara attığını gördüm ... Dalkavukları onu göklere çıkarırken o da başarılarından gururlu, şöhretine sırtını dayıyor. Şarlatanların korobaşı, bir toprak yağmacısının oğlu, Cenevreli borsa tellalının (Necker' in) öğrencisi, mültezim, Barut Komisyonu ve Bilimler Akademisi üyesi olan bu adamı, Sieur Lavoisier' i size ihbar ediyorum. 100.000 Fransız lirası tutarında bir gelirin üzerinde oturan bu aşağılık küçük adamın 30 milyona malolan Bir duvarla Paris' i hapisaneye çevirmiş olma, 13 Temmuz gecesi şeytani bir düşünceyle Bastille' e barut taşıtmış olma şöhreti dışında bir şöhreti hak etmediğini aklından çıkarma! Şimdi de tutmuş, kendini Paris Dairesinin başkanı seçtirmeye çalışıyor. En yakın lamba direğinde ipe çekilmesi ne büyük mutluluk olurdu! "

Cumhuriyetin Bilim Adamına Gereksinimi Yoktur!

Marat, daha fazla infaz isterken 1793'te bir suikast sonucu öldürüldü.

Bir yıl sonra Robespierre' in uyguladığı terör dalgası doruğa çıkmıştı; Lavoisier, 27 kişiyle birlikte mültezimlik suçlamasıyla tutuklandı.

Sanıklar, süngü takmış polislerle çevrilmişti. Mahkeme başkanı, iri yapılı, konuşurken gürleyen, Cumhuriyet düşmanlarında dehşet duyguları uyandıran Coffinhal idi. Ayaktakımı, bu aristokrat kümesinin durumuna oh çekmek için orada hazırdı. Çok da eğleniyorlardı. İlk başından başlayarak sanıkların başkanın sorularına verdiği yanıtlar alaycı gülümsemelerle karşılandı. Mahkemede çok aykırı bir hava esmekteydi. Savcı, davasına tutuklulara bir dizi suçlamada bulunarak başladı.... Biraz daha soru sorulduktan sonra savcı, tutukluları devleti düzenli olarak soymakla ve " bir süredir Fransa’yı kasıp kavuran bütün kötülüklerin failleri" olmakla suçlayan konuşmasını yaptı...(Savunmanın eli kolu bağlıydı). Sanıkları güclü bir biçimde savunma cesareti gösteremediler, bunu yapsalardı büyük bir olasılıkla kendilerini hemen müvekkillerinin yanında sanık sandalyesinde bulurlarrdı. Ellerinden gelin ancak Lavoiseier' nin bilime katkıları gibi hafifletici nedenler ortaya atabilmek oldu, ama bunlar da ilgisiz bulundu. Coffinhal utanç verici düşüncesini işte bu noktada söyledi: " Cumhuriyet' in bilim adamlarına hiç gereksinimi yok !" Ağzı bağlanan beceriksiz savunmanın, yerlerine oturmadan önce kararlarını vermiş yargıç ve jüri üzerinde hiçbir etkisi olmadı. Ama yalnızca adaletin dış görünüşü, her şeyin gerektiği gibi yapıldığını sanan cahiller ile intikam hırsı içinde olanları tatmin edecek tören bölümü, baştan sona yerine getirildi. Ardından sıra mahkeme başkanının dava özetine geldi. Kendisi de bir avukat olan Coffinhal davada iddia makamının zayıf bir noktası olduğunu anladı.: Devrim mahkemesinin devrimden önce işlenen suçlara bakma yetkisi yoktu. ... İleri sürülen suçların beş, on, onbeş yıl önce işlenmiş olması ve savaşın daha o yıl 1794' te çıkmış olması davayı etkilemedi. Coffinhal sorunu sağlam bir yasal zemine oturtmuş, tutukluların mahkum olmasını sağlamıştı. Jüri, kararını oybirliği ile vermişti: Suçlu.

Seyirciler arasında coşku sahneleri yaşandı. İntikam tatlıdır. Sevinçli kalabalık, mahkumları cellat Sanson' a teslim edildikleri Conciergerie hapisanesine kadar izledi. Apar topar canlı tabutu denen arabalara atılıp kalabalığın şarkıları, dansları ve bağırışları eşliğinde sokaklarda sarsıla sarsıla yol almaya başladılar. Yolculuk sırasında arabalar, bir ara, kimi imtiyazlı kent sakinlerinin kurbanlarını öfkeyleaşağılamalarına izin vermek için bir köşede durdu. Bu sahneler yinelene yinelene Devrim şarkısı ve dansı eşliğinde darağacına vardılar. Burada formaliteler bir yana bırakıldı: Adı listenin başında olan darağacına çıkarıldı.Bıçak düştü, başı kesilen beden alınıp götürüldü, sonra listede ikinci olan yerini aldı. Sonra üçüncü ... Lavoisier, dördüncü kişiydi. Onun başıyla gövdesini giyotin ayırıverdi.

(Bilimin Arka yüzü, Yukarıdaki satırları, Lavoisier'nin yaşam öyküsünü yazan J. A. Cochrane' dan aktarıyor.)

Giyotinle başı bedeninden ayrıldığında Lavoisier, 51 yaşındaydı. Gökbilimci Joseph Langrange "Kafasının koparılması için bütün gereken yalnızca bir saniyeydi. Onunki gibi bir kafanın bir daha gelmesi için belki yüzyıl bile yetmeyecek " sözleriyle üzüntüsünü dile getirecekti.

Lavoisier, 20 elementi belirlemekle kalmadı; ayrıca ateşin gizini de çözdü. 1789 ‘da Temel Kimya Kitabı (Tratite Elementaire de Chimie) adlı kitabını yayınlamıştı. Oksijen' den başka bulduğu yeni elementler sülfür(kükürt), fosfor, karbon, antimon, gümüş, arsenik, kobalt, bakır, kalay, demir, mangan, cıva, molibden, nikel, altın, platin, kurşun, tungsten ve çinko idi. Demir, gümüş ve altın gibi metaller elbette çok eski çağlardan beri biliniyordu. Lavoisier' nin başarısı, bu maddelerin daha basit maddelere ayrıştırılamayan birer element olduğunu kanıtlamasıydı. Aristo' dan beri süregelen dört element (toprak, hava, ateş, su) kavramının hâlâ sürdüğü 18. yüzyılda bu kavramı tüm bilimselliğiyle diriltmesidir.

Ya onu giyotine gönderen yargıcın sonu ne oldu diye sorarsanız:

Robespier'in düşmesinden birkaç gün sonra Coffinhal de idam edildi.
Top